Kitabın Hikayesi

 

Tüm hikaye 5 Eylül 2016’da başladı. Ellerimde büyüyen kardeşimi daha gencecik yaşında aniden kaybedince.

O tarihten sonra yaşamakla yaşamamak arasında geçen iki yıl.

Hayatımın amacının sadece bana bahşedilen nefesi doldurmak olduğu tam iki koca yıl.

Sonra..

Sonra bir uyanış. Sevdiklerimin desteğiyle. İşte her şeyin başladığı o dönüm noktası.

Bitmeyen bir yas ile mücadeleye başlayışım.

Ve sebep DUYGUSAL ZEKA. Yeterince geliş(e)memiş duygusal zekam nedeniyle düşük öz bilinç becerisi, başarısız duygu yönetimi, kaybımın acısının beni yenmesine müsaade etmem ve yasımı bitirememem.

Sonra “Ne ki bu duygusal zeka?” diye sordum.

Yüzlerce makale, yüzlerce kitap karıştırdım.

Başarıya ulaştıran yolun duygusal zekadan geçtiğini öğrendiğimde…

İşte o an dank etti bir şeyler.

Başarı demek sadece akademik başarı değil.

Sosyal başarı, iş başarısı, aşk başarısı, evlilik başarısı, ilişki başarısı, aile başarısı…

Peki geliştirilebilir miydi?

Aldığım cevap umut oldu içime.

Önce özüm için çabalamaya başladım. “Oldum demek öldüm demek” demekmiş. Hala çabalıyorum.

Gördüm ki hayatta başarılı insanlar AKLINI VE KALBİNİ BİRLEŞTİREREK karar verebilenlerdir.

Peki bu öğretilebilir miydi?

Aldığım cevap yine umut oldu içime.

İşte bu sorudan yola çıkarak hazırlanacak 5 tanesi çocuk kitabı, 1 tanesi roman olacak bir kitap setinin ilk kitabı DUYGULARLA YAŞA.

Çocuklar aklı ve kalbi birleştirerek nasıl eğitilebilir” sorusundan yola çıkarak hazırlanan bu kitapta, çocuklarımıza günümüz dünyasında IQ kadar önemli olan EQ (duygusal zeka) nun beş bileşeninin birincisi bir hikaye ile anlatılmak istenmiştir:

Duygularımızı tanıma, duygularımızın verdiği mesajları fark edebilme.

Çocuklarımızın eğlenerek ve daha kalıcı öğrenmesi amaç edinildiğinden duygularımızla ilgili kavramlar akıl ve zeka oyunları ile robotik kodlama eşliğinde verilmiştir.

Kitabımın kahramanı Yaşa 5 Eylül 2016 doğumlu.

Benim gibi hep mutlu olmak istediğinde ise… Aynı hatayı yapmadım. Ona dedim ki:

“Hayatın içinde yaşamamız gereken birçok duygu var. Duygular bize mesaj verir. Bir şey anlatır ve öğretmeye çalışır. Yaşam denilen bu yolculukta sadece mutluluk duygusunu yaşarsak hiçbir şey öğrenemeyiz.”

Yaşa çok şaşırmıştı. Biraz üzgün, biraz düşünceli, biraz hayal kırıklığı sordu:

“Duygular bize mesaj mı verir dedin? Duygular bize nasıl mesaj verir ki?”

“Seni bu duygularla tanıştırmamı ister misin?” diye sordum.

Yaşa soruma bir soru ile cevap verdi.

“Bu duyguları tanırsam hep mutlu olur muyum?”

Dedim ki…

“Duygularımızı tanırsak daha iyi ve daha umutlu yaşayabiliriz.”

“Peki o zaman. Ben tüm duygularla tanışmak istiyorum.” dedi Yaşa.

Ve birçok farklı sınıflandırmaya rağmen üzerinde uzlaşma sağlanmış olan 8 ana duygumuzu tanıdı. Mutluluk, üzüntü, öfke, korku, ilgi, şaşkınlık, utanma, tiksinme.

Ve en sonunda…

“Artık duyguları tanıyorum ve duyguların vermek istedikleri mesajları biliyorum. Onları yönetebilmeyi de bu duyguları yaşayarak öğreneceğim. Daha amaçlı, daha huzurlu, daha sağlıklı bir yaşam için tüm duygularımı seveceğim. Ayrıca bana çok şey öğrettikleri için onlara teşekkür edeceğim.” dedi Yaşa büyük bir sevinçle.

O artık duygularını tanıyor. Duyguların ona verdiği mesajları biliyor. Duygularımızın bize çok şey öğrettiğinin, bilgilendirdiğinin ve güçlendirdiğinin farkında.

Şimdi sıra duygularını yönetebilmekte…

VE SON SÖZ:

Bu kitaptan bir şeyler öğrenip hayatına katan her bir çocuk mutlu olduğunda ışığı O’na ulaşsın.

Ona ulaşan ışıklar sonsuz olsun…

Compare listings

Karşılaştırmak