Birkaç gün önce OECD’nin üç yılda bir yaptığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın PISA (Programme for International Student Assessment) 2018 sonuçları açıklandı. PISA 2015 yılı sonuçlarına göre Türkiye yükselişte. Yaklaşık 10 sıra kazandı. OECD ülkeleri arasında matematik ve fen puanlarını en çok arttıran ülke oldu. Ancak OECD ortalamalarını maalesef yakalayamadı. Puan artışıyla birlikte Türkiye fen bilimlerinde 39. , okumada 40., matematikte 42. sırada.
PISA projesinde, zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubu öğrencilerin Matematik, Fen ve Okuma becerilerinde okuryazarlıkları, motivasyonları, öğrenme biçimleri, kendileri hakkındaki düşünceleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır. Okuryazarlık kavramı bu dersleri ne dereceye kadar öğrendiklerini değil, günümüz bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlar karşısında sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneklerini ifade etmektedir.
Yeni neslin en büyük hastalığı maalesef kitap oku(ya)mamak.
Ebeveynlere tavsiyem şu: Çocuklarınıza yalan söyleme demeyin, siz yalan söylemeyin. Dişlerini fırçala demeyin siz dişlerinizi fırçalayın. ÇOCUKLARINIZA KİTAP OKUYUN DEMEYİN SİZ KİTAP OKUYUN. Çünkü çocuklar anlattıklarımıza değil, yaptıklarımıza bakar.
Artık Türkiye’de yapılan tüm sınavlarda okuduğumuzu anlayabilme becerimiz ölçülüyor. Hatta bir çok kurumsal firma işe alım mülakatlarında okuduğumuzu anlayabilme, analitik düşünebilme, problem çözme becerilerimizi irdeliyor.
Japonya’da 1 kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, Türkiye’de ise durum içler acısı; 6 kişi 1 kitap okuyor.
Yeni nesli eğitmek için ninelerinden başlamalıyız. Çünkü biz ne isek çocuklarımızda odur.